KAR YAĞDI. ŞİMDİ NE OLACAK?
Nihayet beklenen kar geldi. Pek mutlu olduk. Hasretle bekliyorduk. Zira barajlarda su tükenmişti. Susuzluk korkusunu iliklerimize kadar hissetmiştik. Nihayet beklenen kar geldi, sorun çözüldü!
Sapanca Gölü su seviyesi 30.34 metreye kadar düştü. Hala su sıkıntısı yaşamadığımızı iddia ediyoruz. Kar yağdı, sorun çözüldü. İşte bu mantık bizi mahveden. Sorun çok büyük. Ve biz sorunu görmezden geliyoruz. Çünkü çözümü zor ve meşakkatli. İnkâr etmek, kolayı seçmek daha cazip.
Sakarya’da su sorunu deyince herkes aynı cevabı veriyor: Su fabrikaları. Keşke bu kadar basit olsaydı. Su fabrikalarının gölü besleyen kaynakları kullandıkları doğru. Kiralanan yada ruhsatlandıran miktardan fazla kullandıkları da doğrudur. Ama bu doğruları marketlerden şişe şişe su alırken de hatırlayalım. Bu fabrikalarda çalışan eşimizle dostumuzla selamlaşırken de hatırlayalım. Bu fabrikalardan ihraç edilen suların parası memleketimize girerken de düşünelim. Sorun su fabrikaları değil, düzensiz düzen. Öncelikle su fabrikalarının kullandıkları su için vermek zorunda oldukları milyonlarca liralardan bahsedelim. Kaynak kiraları bu kadar yüksek olmasa, su fabrikaları kaçak suya neden ihtiyaç duysun? Tespiti halinde markasını kaybedeceğini bile bile kim neden göze alsın bu riski? Tabi ki SASKİ’nin para kazanması lazım ama bu tesislerin ayakta da durması lazım. Bir diğer konu; bu fabrikalar ruhsatlı izinli fabrikalar. Bu ruhsatlar verilirken, kaynağın sürdürülebilirliğini düşünen oldu mu? Bu dağda ne kadar su var, ne kadarını kullanıma açalım diye düşünen oldu mu? HAYIR. Sadece, dönemin yetkili kurumunun alacağı para hesaplandı. Pek çok gelişmiş ülkede marketlerin bile belli mesafeyle açılması düzenleniyorken bir ilçeye nasıl bu kadar su fabrikası ruhsatı verebildik? Fabrikayı açan mı hatalı, uzun vadeli planlama yapmadan, o gün kazanılacak parayı düşünen sistem mi? Şimdi, 20 yıldır orda çalışan fabrika ne yapsın. Orta halli bir hat için 3 milyon Euro yatırım yapan fabrika sahibi ne yapsın? Fabrika sahibi dur durak bilmeden kapasite artırmasın. Bu bölgede orta-kısa vadede ciddi sorunlar görünüyor. Yatırımcı kapasitesini Anadolu’da artırsın. Buradaki fabrikalar sadece bu bölgeye satış yapsın. Yoksa bu yersiz ve öngörüsüz kapasite artışları hem yatırımcının hem Sakarya halkının felaketi olacak.
Konu su olunca üç gün konuşabilirim. Su sorunuyla ilgili ilk yazımda toplum ve birey olarak biz ne yapmalıyız demiştim. Su fabrikaları vurgulanması gereken ayrı bir sorundu. Bir sonraki yazımda suyu nasıl YÖNETEMEDİĞİMİZİ yazacağım.