İŞTE BU YÜZDEN UYARIYORDUK……..
İŞTE BU YÜZDEN UYARIYORDUK……..
Senelerdir söylüyorum, söylüyoruz…. Uyarıyorum, uyarıyoruz….. SUYUMUZ BİTİYOR……
Birkaç yıl önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN da söyledi, su zengini bir ülke değiliz. Suyumuz tükeniyor, çünkü su, tükenen bir kaynaktır. Bu yüzden senelerdir koruma-kullanma dengesi gözetmemiz lazım diyoruz, bu yüzden ekosistemi korumamız lazım diyoruz, bu yüzden iklim değişiyor, DİKKAT diyoruz.
Bu sorun, bir hatalı uygulama zinciri. Çözümü de çok basit değil. Bireysel olarak tedbir almak lazım ama yetmez. Bölgesel tedbir, ulusal tedbir, global tedbir. Hepsinin beraber uygulanması lazım. Sadece suya odaklanmadan, çevreyi bütün olarak değerlendirmek lazım. Bu konuda 3 gün konuşabilirim ama sizi sıkmadan, Sakarya özelinde yazmak istiyorum.
Hemen hemen her yazımda vurguladım, bir kez daha vurguluyorum, Sakarya Allah’ın lütfu, özenle yaratılmış bir şehir. Dünyada kaç şehir bu kadar yeşil, bu kadar su kaynağına sahip, hem sanayi hem turizm hem tarım kaynağına sahip? Ama, bu kaynaklar TÜKENEBİLİR…. Sakarya Halkı, tüm ülkeyi, hatta tüm dünyayı Sakarya gibi yeşil, Sakarya gibi sulak sanıyor. Sakarya Halkı ne kadar özel bir şehre sahip olduğunun fakında değil. Bu zenginliklere sahip çıkmak gerekiyor. Zarar verilmesine, yanlış kullanılmasına engel olmak gerekiyor. Yapılması gereken tek şey, suya ve yeşile sahip çıkmak. Yapılmazsa ne olur?
Senelerdir ağaçları korumak için çırpınıyoruz. Çünkü iklim dengesini koruyan en önemli unsurdur ağaç. Ormanı yok edip bina yapıyoruz. Sonuç: İklim değişikliği. Yaşıyoruz işte, Aralık bitti yağış yok. Barajlarda su yok. Sakarya’da nasılsa su var demeyelim. Nedendir bilmem, çok sık su kesintisi yaşıyoruz. Sapanca Gölü zaten doğal bir eskime sürecinde. İki büyük şehri besliyor. Üzerinde büyük baskı var. Daha ne kadar dayanır, bilmem. İstanbul su sıkıntısı yaşadıkça Sakarya’nın su kaynaklarını kullanıyor. Yani farkında değiliz ama Sakarya için de alarmın rengi kırmızı.
Peki Sakarya’lı ne yapmalı? İlk önce su kaynaklarına atıklarını boşaltmaktan vazgeçmeli. Hemen hemen her ay bir su kirliliği vakası yaşıyoruz. Ya balık ölümleri, ya suda renk değişimi. Katı, sıvı, zirai atık, sanayi atığı, evsel atık… Hiç fark etmez. Toplum, bir otokontrol oluşturmalı, su kaynaklarına atık boşaltmaya niyetlenenler, toplumdan çekinmeli, alacağı tepkiden çekinmeli. Aksi halde 3-5 yıla kalmayacak, Sakarya susuz bir şehir olacak.
Bu çok derin bir konu. Ulusal tedbirlerle farklı bir yazıda görüşmek üzere……