Bir Daha 28 Şubatlar Yaşanmaması İçin GÜNCEL

Bir Daha 28 Şubatlar Yaşanmaması İçin

Bir Daha 28 Şubatlar Yaşanmaması İçin

MEB-DER Milli Eğitimciler Birliği Derneği 28 Şubat’ın Sosyolojik Etkileri adıyla hanımlara özel bir program düzenledi. Programa konuşmacı olarak Ak Parti Sakarya Kadın Kolları Başkanı Zehra Hatipoğlu katıldı.

Yoğun bir katılım ile başlayan programda MEB-DER Tanıtım filmi ve 28 Şubat Sinevizyonu sunuldu. Açılış konuşmasının ardından konuşmalarını gerçekleştiren Hatipoğlu; İnsanlar bazen acaba başörtüsü amacının dışında mı dillendiriliyor diye düşünüyor. O zaman kızıyorum. Çünkü bir dönem bu ülkede başörtüsü ile dolaşmak, okumak, çalışmak suç sayıldı, bu ülkede ezanlar Türkçe okundu. Şu an ki rahatlığımızdan dolayı ardımıza bakmadan “acaba mı” diye düşünmeye başladık. Düşünmeyelim arkadaşlar. Başörtülü olduğu için oğlunun yemin törenine katılamayan anneler var. Yemekli davetlere katılırdık eşimle, orda tek kapalı bayan ben olduğum için dışlanırdım genelde. Eşim bazen sorardı “ya kenarda tek başına kalıyorsun zaten, yorulmuyor musun bu durumdan” diye, ben ısrarla giderdim. 

Arkadaşlar bu 100 yıllık bir plandı ve yavaş yavaş uygulandı. Şu an yapılan operasyonlar bile bu planı bozmak içindir. Şu an içinde bulunduğumuz rahatlık belki de öncesinde bu cefaları çekmiş, durumu bilen samimi müslümanların duasıdır. Biz rahatız dememeliyiz dersek hata olur. Çünkü karşı taraf o kadar çalışıyor ki durmuyorlar, biz de durmamalıyız gayret etmeliyiz. Değerlerimizi yavaş yavaş bizden alıyorlar, zehir akıtıyorlar bize. Biz bilinçli Müslüman olmalıyız. Karşımızdakilere başörtülü başı açık, sağcı solcu alevi sünni Türk Kürt değil insan olarak bakmalıyız.

80’lerden biraz bahsedeyim. 80’lerde derse girersiniz üniversitede. Patır patır ayak sesleri duyarsınız aniden sınıf basılırdı. Askerler sınıfı basardı. Bazıları silahla gelir, öğretmenin kafasına silah dayardı. Alevilik-Sünnilik, sağcılık-solculuk kavgaları olurdu. Ama vurulan sağcının da solcunun da alevinin de sünninin de vurulduğu silah aynıydı. 

“Siz anlamazsınız, bilmezsiniz, siz kapalısınız” denerek ikinci sınıf insan muamelesi görürdü başörtülü insanlar. Biz özgür bir ülkede yaşamalıyız. Ecdat bu ülkede, bu topraklarda yaşarken asla zeval vermemiştir. Bizim birliğimizi, değerlerimizi bozmak için bir çok girişim oldu. 80’lerde darbe yaptılar olmadı, 28 Şubatta olmadı, 15 Temmuz olmadı. Peki bu toplumu nasıl bozacaklar? TV aracılığıyla bize bazı şeyler normalleştirildi. Biz alıştık bazı durumlara. Bize servis ederek, gülerek, güzel bir şekilde yaklaşarak bozabilirlerdi bizi. Avrupa’da kötü olaylar asla televizyonda verilmez. Neden benim  ülkemde yapılıyor. “Bak bu yapılabilir” mesajı veriliyor. Anne-babaya öf bile demeyeceksin ayeti varken evladın anne-babaya öf çok konuşuyorsun, karışma bana deyişine şahit oluyoruz. Bu çocuklar ileride nasıl anne baba olacaklar?    Biz bilinçli müslümanlar olmalıyız. Elhamdulillah bizim öyle bir inancımız var ki bizim askerimiz diyor ki giderken “ düğüne gidiyorum abi” . Bizim burda hiç bir şeyden haberimiz yokken annelerinin kınalı kuzuları bizim rahatımız için oradalar, bizi beklemeyin diyorlar.

Tekrardan 80 darbeleri, 28 Şubatlar 15 Temmuzlar yaşanmasın diye birisinin bizi uyan Müslüman diye sirkelemesi lazım. Bizler sorumluluk almalı ve ülkemizin birliği dirliği büyümesi için çabalamalıyız. Gençlerimiz daha fazla okuyarak geçmişini bilmeli geleceğini başkalarına bırakmadan kendi inşa etmeli şeklinde konuştu.

Program sonunda MEB-DER Hanım Komisyonu Başkanı Hilal Tozan,  Hatipoğlu’na teşekkür plaketi takdim etti.